Ali Sarıbacak

Özel Konak Hastanesi
Yenişehir, Demokrasi Cd. No:44, 41100 İzmit/Kocaeli

RANDEVU: 4449595 DAHİLİ: 1648

saribacak@gmail.com

Prostat

Prostat Nedir?

Prostat, erkekte yardımcı üreme organı olarak görev yapan bir salgı bezidir. Yaklaşık bir kestane büyüklüğündedir. Kalın barsağın son kısmının önünde ve mesanenin (İdrar kesesi) hemen altında yer alır. Prostat, üretra denilen ve idrarı mesaneden penis ucuna kadar taşıyan kanalın başlangıcındaki yaklaşık 3 cm.lik bölümü çepeçevre sarar. Prostat bezi, orgazm sırasında sperm ile karışan, spermin taşınmasını kolaylaştıran bir sıvı salgılar.

Benign Prostat Hiperplazisi (BPH, İyi huylu prostat büyümesi):

Benign Prostat Hiperplazisi prostat bezinde oluşan iyi huylu büyümeyi tariflemektedir. Prostatın büyümesini sağlayan en önemli iki faktör yaş ve erkeklik hormonudur. Her erkekte yaşlanmakla ve hormonların etkisi ile prostat bezinde bu iyi huylu büyüme olmaktadır. Öyle ki, bu büyümenin otopsi çalışmalarında 50’li yaşlarda %50 iken, 90’lı yaşlarda neredeyse %100’e varmakta olduğu gösterilmiştir. Çeşitli epidemiyolojik çalışmalarda da 60 yaş üstü erkeklerde %65 oranında üriner yakınmalar görülmektedir. 80 yaşına kadar her üç erkekten birisinde, BPH için cerrahi tedavinin uygulandığı bildirilmektedir. Gerçekten de prostat ameliyatı tüm dünyada katarakt operasyonundan sonra yapılan en sık ikinci ameliyattır.

Prostatın iyi huylu büyümesi (BPH) prostat kanseri riskini arttırır mı?

Günümüze kadar olan çalışmalarda BPH'nın prostat kanseri riskini arttırdığı gösterilmemiştir. Bunun yanında prostat kanseri de BPH gibi semptomlara sebep olabilir ve kişide aynı anda hem BPH hemde prostat kanseri tespit edilebilir.

Prostat kanseri erken teşhisi için 50-70 yaş aralığında yıllık kontroller önerilmektedir. Aile öyküsü gibi risk faktörü olan hastalarda 40 yaş sonrası kontroller önerilmektedir. Bu kontroller PSA tetkiki ve parmakla rektal muayeneyi içermektedir.

Benign Prostat Hiperplazisi – BPH’da hastaların ne gibi şikayetleri olur?

Benign Prostat Hiperplazisi durumunda hastalar hekime genellikle gece idrara kalkma, ince ve kesik kesik idrar yapma, ıkınarak idrar yapma, idrarda çatallanma, idrara başlamada zorlanma, idrarda kanama, idrar yaptıktan sonra mesanede idrar kalması hissi, idrar kaçırma (tuvalete yetişememe veya sürekli damlama tarzında) ya da hiç idrar yapamama gibi yakınmalarla gelebilmektedir.

Bu tip yakınmaları olan kişilerde BPH teşhisi nasıl konur?

Bu durumda hekim öncelikle şikayetlerinizin şiddetini anlamaya çalışacak, bu şikayetlerin başta prostat büyümesinin yol açtığı bir tıkanıklığa bağlı olup olmadığını saptayacaktır. En önemli hususlardan birisi de ileride önemi ve nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak anlatılmış olan, aynı yaş grubunda görülen ve tamamen farklı bir hastalık olan prostat kanserinin tarama testleri yapılacaktır. Fizik muayene sonrası gerekli gördüğü durumlarda ileri tetkikler yapılarak kesin tanı konulur.

Benign Prostat Hiperplazisi – BPH tanısında kullanılan tetkikler nelerdir?

Bu tetkikler idrar tahlili, idrar kültürü, idrar akım hızının ölçülmesi ve işeme sonrası mesanede kalan idrar miktarının ölçülmesi, böbrek fonksiyonlarının (serum kreatinin ve üre düzeylerinin) tespiti, ultrasonografi (böbrek-mesane ve prostat) olabilir. Bunlar arasında idrar akım hızı ölçümü çok önemli bilgiler verebilmektedir. Gerekli olması durumunda kesin tanıyı koyabilmek için genel olarak ürodinami dediğimiz ve prostata bağlı tıkanıklığı göstermede en doğru yöntem olarak kabul edilen basınç-akım çalışmasını içeren daha ileri bir tetkik yapılabilir.

BPH nasıl tedavi edilir?

Şikayetlerin prostata bağlı tıkanıklık sonucu oluştuğunun saptanması durumunda hekim size çeşitli tedavi alternatifleri sunacaktır. Bu tedavileri genel olarak medikal (ilaç) ve cerrahi tedaviler olmak üzere gruplandırmak mümkündür.

Medikal tedaviler olarak ta iki ana grupta ilaçlar bulunmaktadır:

Alfa redüktaz inhibitörleri: Bu ilaçlar prostat bezinde bulunan bir enzim üzerine etki etmektedir ve prostatta ortalama %30 oranında küçülme sağlayabilmektedirler. Ancak klinik çalışmalarda etkinliğinin hem geç olarak ortaya çıktığı, hem de başarısının (hastanın şikayetlerindr azalma ve idrar akım hızında artma) istenilen düzeyde olmadığı gösterilmiştir. 40 gramdan büyük prostatlarda kullanımının daha avantajlı olduğu bilinmektedir. Öte yandan düşük oranda da olsa impotans (iktidarsızlık) gibi yan etkileri söz konusu olmaktadır. Ayrıca ileride açıklanacak olan PSA değerinde de %50 oranında düşme yaptığından bu ilaçları kullanan hastalarda prostat kanseri erken tanısı sırasında dikkatli olunmalıdır.

Alfa reseptör blokörleri: Prostatın yol açtığı tıkanıklıkta prostat bezi yapısında yoğun olarak bulunan düz kas hücrelerinin de rol oynadığı bilinmektedir. Bu ilaçların etkisi bu düz kas hücreleri üzerine olmaktadır. Etkilerinin kısa sürede ortaya çıkması, küçük prostatlarda daha başarılı olması önemli noktalardır. Ancak klinik başarıları yüksek değildir ve kullanıldıkları sure içerisinde faydalı olurlar. Günümüzde en çok kullanılan 4 farklı grup ilaç bulunmaktadır. Bu ilaçların etkinlikleri farklı değildir. Bu ilaçların yan etkileri (Baş dönmesi, meni miktarında azalma, halsizlik vb ) farklıdır. Hastaya en uygun tedaviye bu yan etkiler göz önünde bulundurularak karar verilmelidir. herhangi bir yan etki görülmeyen hastalarda bu ilaçlar yıllarca güvenle kullanılabilir. Sadece katarak ameliyatı geçirecek hastaların bu gruptaki ilaçları ameliyat öncesinde kesmeleri gerekir. Bu nedenle böyle bir ilacı kullandığınızı göz doktorunuza mutlaka bildiriniz.

Cerrahi: Benign Prostat Hiperplazisi – BPH’da Cerrahi Tedavi Cerrahi tedaviler bilinen en etkin tedavi yöntemleri olarak yerlerini korumaktadırlar. Henüz hiç bir medikal tedavi ile cerrahiye eş değer sonuçlar elde edilebilmiş değildir.

TUR-Prostatektomi Özellikle hem yüksek klinik başarısı, hem de yaygın olarak yapılabilmesi, kapalı bir yöntem olması ve tecrübeli ellede çok düşük komplikasyon oranlarına sahip olması nedenleriyle idrar borusu içerisinden özel aletlerle prostatta tıkanıklığa yol açan kesimlerin çok küçük parçalar halinde çıkartılması olarak tarif edebileceğimiz transüretral prostat rezeksiyonu (TUR-P) (Kapalı prostat ameliyatı) “altın standart” tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir . Bugün tecrübeli ellerde TUR-P ile hastaların çoğunluğu ameliyat edilebilmekte ve açık prostat ameliyatı çok büyük prostatlarda olmak kaydıyla nadir olarak gerekli olmaktadır.

  • TUR-Prostatektominin avantajları: Uzun dönemde en etkili tedavi yöntemidir Patolojik inceleme için doku elde edilir Ancak TUR-Prostektomi ameliyatından sonra hastaların 2-3 gün hastanede yatma gerekliliği, kanama riskinin olması, nadirde olsa cinsel fonksiyon bozukluğuna yol açabilmesi nedenleriyle son zamanlarda başta lazer olmak üzere birçok tedavi alternatifleri ortaya çıkmıştır. TUR-Prostatektomi’de görülebilen bazı yan etkileri azaltmak için son dönemlerde Plasmakinetik-TUR-Prostatektomi yöntemi uygulanmaya başlanmıştır. Bu yöntemin en önemli avantajı ameliyat esnasında kullanılan yıkama sıvısı vücut için toksik olmadığından uzun sureli ameliyatlarda güvenle kullanılabilmesidir. Bu sayede günümüzde açık prostat ameliyatı olma gerekliliği önemli ölçüde azalmıştır. Prostatı 150 gramın altında olan hastalarda güvenle uygulanabilir. Etkinliği TUR-Prostatektomi ile aynıdır, bu yöntemin ereksiyonla ilgili yan etkisi yoktur.