Ali Sarıbacak

Özel Konak Hastanesi
Yenişehir, Demokrasi Cd. No:44, 41100 İzmit/Kocaeli

RANDEVU: 4449595 DAHİLİ: 1648

saribacak@gmail.com

Mesane Tümörü

Mesane nedir?

Mesane göbek altındaki kasların arkasında, erkeklerde bağırsakların önünde kadınlarda rahmin altında yer alan bir organdır. Böbreklerden gelen idrarın biriktiği torbadır.

Mesane nasıl çalışır?

Böbreklerden gelen idrar mesaneyi doldurmaya başladığında beyine sinirler yoluyla sinyal gider, buna karşılık beyin hem mesanenin kasılmasını engelleyecek hem de idrar tutmayı sağlayan kasların kasılmasını sağlayacak sinyaller gönderir. Ancak, mesanede biriken idrar kapasiteyi zorlamaya başladığında beyine giden sinyaller sıklaşır ve beyin kişiyi tuvalete yönlendirerek uyguladığı baskıyı kaldırır. Böylece mesane adalesi kasılır, idrar tutmayı sağlayan kaslar gevşer ve kişi idrarını yapar. Mesanede (idrar torbası) normal bir erişkinde 350-500 ml kadar idrar birikebilir.

Mesane Tümörü Nedir?

Mesaneyi oluşturan hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalmasına mesane kanseri denir. Mesane kanseri idrar kesesinin içini döşeyen hücre tabakasından kaynak alır. Eğer bu hücre çoğalması yalnızca mesanenin yüzeyel katmanı ile sınırlıysa buna yüzeyel mesane kanseri denir. Eğer hücre çoğalması derinleşip kas ve yağ tabakasına da geçerse buna derin (invaziv) mesane kanseri denir. Kas tabakasına geçmiş mesane kanseri çevre dokulara yayılabilir. Kan dolaşımı sayesinde dokulara ulaşıp uzak metastaz yapabilir, akciğer, karaciğer gibi organlara atlayabilir. Mesane Kanseri Belirtileri ve Risk Grupları Tam olarak sebebi belirlenmemiş olan bu hastalığın her yaşta görülmesi mümkün olduğu gibi, çoğunlukla 60 yaş üstünde görüldüğünden ileri yaş hastalığı olarak düşünülebilir.

Kadınlara göre erkeklerde 3 kat daha fazla görülen bu hastalığın en önemli sorumlusu, sigara kullanımıdır. Sigara içmeyenlere göre içenlerde 10 kat daha fazla rastlanan bu kanser, genetik yatkınlığı olanlar ile kimyasal maddelere uzun süre maruz kalanlarda da (boya, lastik, deri vb sanayilerinde çalışanlar gibi) sıklıkla gözlenmektedir. Tekrarlayan idrar yolu hastalıklarında, böbrek taşı rahatsızlığı olanlarda, uzun süre sonda kullanmak zorunda olanlarda mesane kanseri riski artmaktadır. Mesane Kanseri Belirtileri İdrardan gözle görülür kan gelmesi, İdrarda yanma İşeme esnasında ağrı ve sık idrara çıkma isteği Bu şikayetler basit idrar yolları iltihabı ile benzer şikayetler olduğundan pek önemsenmez, fakat özellikle risk grubundaki kişilerde bu şikayetler olduğunda mutlaka doktora başvurmalıdırlar.

Teşhis için yapılması gerekenler; İdrar Tahlili, İdrar Kültürü, Ultrason incelemesi, Böbrek röntgeni (Tomografi), Sistoskopi (Mesaneye ışıklı kamera sistemi ile bakma işlemi)

Sistoskopik muayene ne demektir?

Sistoskop denilen özel bir alet ile idrar yolundan girilerek mesanenin içerisinin direkt olarak gözle görülebilmesi ve değerlendirilmesi işlemidir. Sistoskoplarda ışıklandırma ve mercekler bulunmakta ve bunlarla mesanenin içerisi mükemmel bir şekilde görüntülenmektedir. Tümör görüldüğünde ise genel yada spinal (belden uyuşturma) anestezi ile tamamen temizlenir ve bu dokular patolojik incelemeye yollanır. Mesane içindeki bütün görünür tümörlerin tespiti ve tamamen çıkarılması çok önemlidir. Gözden kaçabilecek tümörlerin tespiti için de mesane mukozası ayrıntılı ve titiz bir şekilde incelenmelidir. Mesane kubbesi, anterior mesane boynu ve divertiküllerin iç kısmı gibi kör noktalara dikkat edilmelidir. Aynı zamanda mesane mukozasındaki kabarık doku veya düzensizlikler gözden kaçırılmamalıdır. Örneğin kılcal damarların oluşturduğu görünümler bazen erken kanserin tek göstergesidir. Böyle anormal dokuların tespiti ve tedavisi kanserin uzun süre yeniden oluşmaması ile neticelenir.
Sigara ve Mesane Kanseri Sigara dumanında sağlık açısından zararlı 4000 dolayında çeşitli kimyasal madde olduğu bilinmektedir. Bu kimyasallardan bazıları kanseri başlatan, bazıları da kanserin ilerlemesine yol açan özelliktedir ve 43 tanesi son derece önemlidir. Bu toksik maddelerin en çok bilinenlerinden birkaç tanesi: amonyak, terebentin, kadmiyum, insektisitler, naftalin, aseton, arsenik, benzen, vinil klorür, formal, hidrojen siyanür, radon, polenyum ve deterjanlardır. Ayrıca tütün ve sigaranın sarıldığı kağıdın yanmasından dolayı açığa çıkan maddeler ve katran da yine kanserojen maddeler arasındadır. Sigara kullanımı ile doğrudan ilişkisi olduğu kanıtlanmış hastalıkların en iyi bilinenleri şunlardır: Ağız kanserleri, yemek borusu (özofagus) kanseri, sindirim sistemi kanserleri (mide, pankreas kanseri gibi), solunum sistemi kanserleri, bronşit-amfizem-astım gibi solunum sistemi ve akciğer ve hastalıkları, kalp ve damar hastalıkları, ülser, böbrek ve mesane kanseri, kemik erimesi, rahim kanseri (kadınlarda), erken menapoz (kadınlarda), koku ve tad duyularında azalmadır. Mesane kanseri özellikle 65 yaş üzeri erkeklerde daha sıklıkla görülen bir kanser tipidir. Bu kansere endüstrileşmiş Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da, Doğu Avrupa ve Asya ülkelerine göre on kat daha fazla rastlanmaktadır. Mesane kanseri için en önemli risk faktörü olan sigara, hastalığın sigara içmeyenlere göre 2-3 kat daha fazla ortaya çıkmasına sebep olur. İçilen sigara miktarıyla risk artar ve aşırı sigara tüketimi halinde hastalık sigara içmeyenlere göre 3-5 kat daha fazla görülür. Sigara tüketiminin, erkeklerde görülen mesane kanserlerinin % 48’inden, kadınlarda ise % 32’sinden sorumlu olduğu saptanmıştır. Sigara tüketimi bırakıldığında riskin %30-60 azaldığı bildirilmektedir. Mesane kanser hücreleri incelendiğinde sigaranın sebep olduğu bu hasarı normal hücrelerin tüm faaliyetlerini belirleyen DNA içeriğini bozarak yaptığı tespit edilmiştir. Sigara dumanına maruz kalınan süreyle orantılı olarak artan DNA hasarları özellikle bazı bozulmalara neden olarak, hücrelerin sekil ve karakter değişiklikleriyle tümörleşme eğilimlerine girmesine sebep olur ve ardından kanserli hücre yığınları oluşur. En sık şikayet idrarda kan gelmesidir. İdrarda yanma veya sık idrara çıkma da görülebilir. Bu şikayetler basit idrar yolları iltihabı ile benzer şikayetler olduğundan pek önemsenmez, fakat özellikle risk grubundaki kişiler, bu şikayetler olduğunda mutlaka doktora başvurmalıdır.